Son günlerde ülkemizde referandum
dışında pek fazla bir şey konuşulmuyor. Referandumla yatıp kalkıyoruz.
Konuşmamız gereken başka konular varken, dikkat etmemiz ve takip etmemiz başka
konular varken bütün ilgi ve alakamızı referanduma ayırmak bence biraz yanlış.
Bugün şubat ayı enflasyon
rakamları açıklandı. TÜFE %10.13 ile beklentileri aştı. ÜFE ise %15.36 olarak
gerçekleşti. Enflasyon rakamı aslında mart ayı için çift hanelere çıkması
bekleniyordu ancak beklenenden erken bir şekilde çift haneye tırmandı. Bunda
etkili olan birkaç faktör var diyebiliriz ancak en temel sebebi; dolar kurunda
yaşanan ciddi oynaklıktır. Soracaksınız “dolar düşüyordu nasıl böyle oldu”
diye. Dolarda yaşanan düşüş kalıcı bir düşüş olmadı. Eğer kalıcı bir düşüş
olsaydı enflasyona etkileri mart veya nisan ayına doğru yansırdı.
Dolar/Tl ise son günlerde, FED’in
yapacağı toplantıdan faiz artırım kararı beklentisinin yükselmesiyle beraber
yukarı yönlü harekete başladı. Hafta başında 3.59 seviyesinde olan kur, bugün
enflasyon verisinin ardından 3.74 seviyelerine yükseldi ardından 3.71
seviyelerine tekrar geriledi (12:54). FED’in faiz artırım beklentisi ilk
başlarda pek kuvvetli değildi %26 oranındaydı ancak Salı gününden itibaren faiz
artırım beklenti oranı %66’ya çıktı. Bununla beraberde dolarda yukarı yönlü
hareket destek buldu.
Biraz da dünya gündeminden
bahsedecek olursak;
- Kanada’da elma diliminden yapay kulak üretildi.
- Elon Musk’ın SPACE X roketi ile “Ay Turizmi” 2018 yılında başlıyor.
- Pasifik Okyanusu’nda yeni bir kıta bulundu. Adı Zelandiya.
- İnsanların daha uzun ve sağlıklı yaşaması için yeni bir umut doğdu; komodo ejderi kanı.
- NASA dünya benzeri 7 gezegen daha buldu.
Dünya gündemi ve Türkiye gündemi
arasında o kadar çok fark var ki insan okurken hayret ediyor. Bizim
uğraştığımız şeylere bakın adamların uğraştığı şeylere bakın, kendi açımdan
değerlendirdiğimde çok üzücü bir durum. Ülkemizde bilim yok, teknoloji
üretemiyoruz, sanatçıya değer verilmiyor ama bütün umutlarımızı referanduma
bağladık. Referandumdan iyi bir şeyler çıkarsa bizde bu ülkeler gibi olacağız
değil mi? Ne diyordu Friedrich Nietzsche “Bir ülkede sanattan, edebiyattan çok
siyaset konuşuluyorsa o ülke üçüncü sınıf bir ülkedir.”
Diğer ülkeler aldı başını gidiyor, onlara
yetişebilmek için ciddi manada çok çalışmamız lazım. Çağı okuyarak onlarla
yarış içinde olmamız lazım. Türkiye göç veren değil göç alan ülke konumuna
getirmeliyiz. Burada beyin göçünden bahsediyorum mültecilerden değil.
Geçenlerde bir istatistik paylaşıldı. Türkiye’den 6000 milyoner göç etmiş. Geçen
seneye göre bu oranda %500’lük bir artış kaydedildi, bu insanları ülkemizde
tutmamız lazım.
Kısacası yapmamız gereken o kadar
çok şey var ki , biz en iyisi hiç rahatımızı bozmayıp referanduma bel
bağlayalım.
Yorumlar
Yorum Gönder