Dün (11.12.2017) TÜİK tarafından Türkiye’nin 3. Çeyrek büyüme rakamları açıklandı. 3. Çeyrekte ülkemiz
%11.1 gibi oran yakalayarak 2011 1.çeyrekten bu yana en yüksek büyümesini
kaydetti. Bu büyüme açıkçası bekleniyordu ancak %11.1 beklentileri aşan bir
durum oldu. 1-2 ay önceden derecelendirme kuruluşları, IMF gibi kuruluşlar
Türkiye büyüme tahminlerini yükseltmişti ve hükümet kanadından bu yönde
açıklamalar gelmişti.
Sektörlerin büyümelerine
baktığımızda; tarım sektörü %2.8, sanayi sektörü %14., inşaat sektörü %18.7 ve
hizmet sektörü %20.7’ lik bir artış gösterdi. Hanehalkı ve hanehalkına kâr amacı
gütmeden yardımda bulunan kuruluşların harcamaları ise %11.7 oranında artış
kaydetti. Mal ve hizmet ihracatı %17.2, ithalat ise %14.5 artış gösterdi. 2017
yılı sonunda ise ortalama %7’lik bir büyüme bekleniyor.
Şimdi bizim sormamız gereken iki
soru var: biz hakikaten bu %11.1 lik büyümeyi hissettik mi ? yoksa bu sadece
rakamlardan mı ibaret ? Kişi başına gelirimiz yıllardan beri 8000$-12000$
arasında gidip geliyor, işsizlik 2016 yılında ortalama %10.9 olurken 2017’nin
ilk 8 aylık ortalaması ise %11.18 civarında, Kasım 2017’de dört kişilik bir
ailenin açlık sınırı 1.567 TL, yoksulluk sınırı ise 5.105 TL olarak açıklandı. Kısacası
evinize 1567 TL’den az bir para giriyorsa açsınız, 5.105 TL’den az para
giriyorsa yoksulsunuz. Ve ne yazık ki ülke nüfusumuzun %45-55’i ya aç ya da
yoksul. Gelir adaletsizliği her geçen gün artıyor. Bunu ölçmekte kullanılan
GINI katsayısı diye bir hesaplama aracı var; 0-1 arasında bir değer alıyor ve 1’e
yaklaştıkça adaletsizlik artıyor demektir.
Son 5 yılın gelir adaletsizliği
verileri:
Yıllar
|
2012
|
2013
|
2014
|
2015
|
2016
|
GINI
Katsayısı
|
0,382
|
0,382
|
0,379
|
0,386
|
0,396
|
Bu veriler ışığında 2014’ e kadar
gelir adaletsizliğinde bir düzelme görülürken 2015 yılında ise tekrar artışa geçmiştir.
Nasıl Büyüdük ?
Ekonomide büyüme ikiye ayrılır: ilki Reel büyüme, ikincisi Nominal
büyümedir. Reel büyüme içinde fiyat artışları yer almaz yani bir ekonomide 2016
yılında 1000 adet ekmek üretilsin ve tanesi 1 TL’den satılsın. Bu ekonominin
GSYH’si 2016 yılında (1000 adet ekmek x 1TL) 1000 TL’dir. 2017 yılında ise 1100 ekmek
üretilsin ama fiyatlar değişmesin, 2017 yılının GSYH’si ise 1100 TL olur. Aradaki
100 TL’lik değişim reel büyümedir. Üretimimiz arttı ama fiyatlar aynı kaldı.
Nominal büyüme de ise içinde fiyat değişimleri bulunur; 2016
yılında 1000 ekmek üretip 1 TL’den satmıştık ve GSYH’miz 1000 TL olmuştu. Diyelim
ki 2017 yılında 1001 ekmek üretelim ama
fiyatlar 1.5 TL olsun. 2017 yılı GSYH’miz 1.501 TL olarak gerçekleşir. 2016
yılına göre sadece 1 ekmek fazla ürettik ancak ekmeğin fiyatının 1 TL’den 1.5
TL’ye çıkması ekonomin fazladan 501 TL daha büyüdüğü gibi bir algı yaratıyor. Yani kısacası reel olarak büyümüyoruz nominal
olarak büyüyoruz.
Bu yılki büyüme de şöyle bir durum daha söz konusu. 2016
yılında yaşanılan darbe girişimi sonucunda 3. çeyrek ekonomik verileri çok kötü
gelmişti. Geçen yılki verilerin ardından böyle bir artış zaten kaçınılmazdı. Buna
baz etkisi deniliyor.
Son olarak ülkemiz cari açık vererek büyüyordu ve mali
disiplini elden bırakmıyordu. Yani cari açık verip bütçe açığını olabildiğince
minimum seviyede tutmaya gayret ediyordu. Ancak bu yıl mali disiplin büyümeyi
artırmak için elde bırakıldı gibi görülüyor. Ekim ayı bütçe açığı 3.3 milyar TL
açık verdi. Ekimde bütçe gelirleri, geçen yılın aynı ayına göre %21,8
artarak 52,8 milyar lira, bütçe giderleri ise %29,2 yükselerek 56,2
milyar lira olarak gerçekleşti. Bütçe gelirleri ocak-ekim döneminde ise
geçen yılın aynı dönemine kıyasla %13,8 artışla 509,4 milyar
lira, bütçe giderleri %18,4 yükselişle 544,4 milyar lira oldu.
Düzeltmemiz gereken çok şey var. Bunun için çalışmaktan
başka çaremiz yok. Okuduğunuz için teşekkür ederim. İleriye doğru sağlam
adımlarla gitmek dileğiyle…
Yorumlar
Yorum Gönder