Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

OSMANLI EKONOMİSİ GENEL ÇERÇEVESİ

Osmanlı İmparatorluğu 16. Yüzyıla kadar müthiş bir gelişme kaydetmiş ve bu yüzyıldan sonra gerilemeye başlamıştır. Ancak bu kesintisiz bir gerileme olarak algılanmamalı. Çünkü bu yüzyıllarda Avrasya kıtasında ortaya çıkan değişiklikler karşısında toplum ve devlet kendini yeniden örgütleyebilme yeteneğini ortaya çıkarmıştır. Tanzimat öncesi dönemde merkezi bürokrasinin hem içeride hem de dışarıda ortaya çıkan tehdit ve tehlikelere karşı esneklik, pragmatizm ve müzakereci geleneği ile çözüm aradığı, kendisine karşı ayaklanan kesimleri oluşturduğu koalisyonların içine çekebildiği vurgulanıyor. Esneklik ve pragmatizmden kasıt, uygulanan politikalarda ve kurumsal değişikliklerde her zaman sıkı kurallara, adet ve geleneklere, dine, geçmişteki davranış kalıplarına ve düşmanlıklara bağlı kalmadan hareket edebilme özelliğidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik konularda birinci önceliği; ordu, saray ve bürokrasi de dahil olmak üzere kent ekonomisinin iaşesiydi. Osmanlı bürokrasisi kent pi

TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ VE GELECEĞİMİZ ÜZERİNE

Tüketici Güven Endeksi : tüketicilerin kişisel mali durumları ve genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ve gelecek dönem beklentileri ile yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerinin ölçmeyi amaçlayan bir göstergedir. Bugün TÜİK tarafından Tüketici Güven Endeksi açıklandı. Ekim ayında 74.0 olan endeks bu ay %6.9 oranında azalarak 68.9 oranında gerçekleşti. Açıklanan rakamlar pek iç açıcı değil maalesef.  Ekonomiye olan güven gün geçtikçe azalıyor ve bunu bizlerde ciddi manada hissediyoruz. Yükselen döviz kuru, artan işsizlik, enflasyon vb. göstergeler beklediğimiz gibi değil. Dünya Bankası da bu yılki Türkiye’nin büyüme tahmini 0.4 puan indirdi ve yeni tahminini %3.1 seviyesine çekti. Kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimleriyle başlayan döviz kurlarındaki artış serüveni, yaşanan siyasi belirsizlikler, sınır ötesi operasyonlar, merkez bankası faiz indirimleri, açıklanan kötü veriler, ABD başkanlık seçiminin sonucu gibi olaylarla devam ett

FED, TRUMP VE DOLAR ÜÇLÜSÜ

Dolar son günlerde rekor üstüne rekor kırıyor. Cuma günü kapanışı  3.37 TL’den yaptı. Bunun sebeplerini biraz inceleyecek olursak, ABD başkanlık seçimlerinde favori olarak görünen Hilary Clinton’ın başkan olamayıp onun yerine Donald Trump’ın seçilmesi piyasalarda adeta bir şok etkisi yarattı. Donald Trump’ın vergi oranlarının indirilmesi ve alt yapı harcamalarının artırılması gibi uygulayacağı ekonomik politikalar enflasyonu baskılayacağı için FED enflasyonu dengelemek amacıyla faiz silahını kullanmakta rahat olacaktır. Zaten FED’in son yaptığı açıklamalar aralık ayında faiz artışına kesin gözüyle bakılıyor. Dolardaki artışın diğer bir sebebi budur. Durum böyleyken TCMB ve hükümetten bir hamle bekleniyordu ve bu hamleler yapıldı. Öncelikle hafta içi TCMB ROK’da (rezerv opsiyon katsayısı) indirim yaparak piyasaya ek 700 milyon dolar likitide sağlayacağını açıkladı ancak dolarda herhangi bir düşüş eğilimi olmadı. Cuma günü akşam saatlerine doğru ise Başbakan Yıldırım eşliğinde EKK (Ek

KRİZ SONRASI VERGİ GELİRİ

Kamu hizmetlerine harcanmak üzere devletin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya ya da kimi maddelerin, hizmetlerin fiyatları üstüne ekleyerek dolaylı yoldan yurttaşlardan topladığı paraya vergi denir . Dünyada yaşanan 2008 Mortgage Krizi bir çok ülkeyi uçurumun eşiğine sürükledi. Devletler bu krizin içinden sıyrılabilmek çeşitli ekonomik politikalar uyguladı. Özel sektör eliyle çıkan krizi devletler, müdahaleci (Keynesyen) politikalarla tedavi etmeye çalıştı. Devletlerin en büyük gelir kaynağı olan vergiler önemli bir politika aracı oldu.Türkiye yaşanan 2008 krizinin ardından, üretimde yaşanan daralmayı gidermek için sıkıntı yaşayan sektörler tespit edilmiş ardından genişletici vergi politikası uygulayarak hem üretimi desteklemiş hem de kendi vergi gelirlerini artırmıştır. Böylelikle tahmin edilenden daha az bir seviyede kriz bizi etkilemiştir.  TÜRKİYE VERGİ GELİRLERİ (MİLYON TL) 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

10 Kasım 193∞

Bugün 10 Kasım, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 78. Yıl dönümü. Öyle bir lider düşünün ki savaştan çıkmış, harap olmuş bir ülkeyi; aldığı kararlarla şekillendirmiş, gösterdiği askeri başarının ardından bu ülkeye bağımsızlığını kazandırmış yetmemiş bu ülkeyi kalkındırmak, muhasır medeniyetler seviyesine getirmek için çalışmalarına hız kesmeden devam etmiştir. Bir iktisat öğrencisi olarak ülkemize ekonomik anlamda kattıklarına değineceğim. Cumhuriyetin ilanından önce 17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir İktisat Kongresi’ni düzenlemiş ve Türkiye’nin çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi zümrelerinden seçilen 1135 delegeyle beraber Kurtuluş Savaşı ile kazanılan zaferden sonra ülkenin ekonomik geleceğini ve siyasi bağımsızlığını kazanmak için kararlar alınmıştır. Lozan Antlaşması yüzünden Osmanlı Devleti ekonomisine ciddi zararlar veren İtilaf Devletleri’ne verilen kapitülasyonların ve diğer imtiyazların kabul edilmeyeceği üzerinde durulmuştur. 17 Şubat – 4 Mart 19

KİTAP VE YAZAR ÖNERİLERİ

Dün Mahfi Eğilmez Hoca’nın kendi bloğunda benden bahsetmesi onuruna eriştim. Benim için büyük bir mutluluk oldu. Öncelikle O’na bir teşekkürü borç bilirim. Bu güzel olaydan sonra iktisat okuyan birkaç arkadaştan mail geldi;  hangi kitapları okumalıyım, hangi yazarları takip etmeliyim gibi benzer sorular içeren mailler. Tek tek cevaplamaktansa buradan yayınlamayı tercih ettim. Kendi okuduğum kitaplardan ve takip ettiğim yazarlardan oluşan bu liste umarım hepinize faydalı olur. KİTAPLAR: ·          Örneklerle Kolay Ekonomi – Mahfi Eğilmez: İktisada yeni başlayanlar veya temeli zayıf olan arkadaşlar için İktisada Giriş niteliğinde akıcı, anlaması kolay, güncel örnekler bulunan bir kitaptır. ·          Görünmeyen Ekonomist – Tim Harford: İngiliz bir ekonomist olan Tim Harford’un yazdığı bu kitap iktisadı eğlenceli bir dille ele almış ve bir cafede kahve içerken bile size ekonomi düşündürerek sistemin nasıl çalıştığını anlatmaya çalışmış. ·          Çıplak Ekonomi – John Wheela

FED'İN FAİZ KARARI VE TÜRKİYE'YE ETKİLERİ

FED dün yaptığı faiz toplantısından sonra politika faizinde artırıma gitmeyerek, faiz oranlarını 0,25-0,50 aralığında tuttu. Bu Türkiye için iyi sayılabilecek bir karar. Ancak bütün gözler şuan aralık ayına çevrildi. Aralık ayında yapılacak olan FED toplantısında faiz artırımı olası görünüyor. Türkiye için FED ‘in faiz artırması ne demek maddeler halinde yazacak olursak: 1.        FED ‘in faiz artırımı 2.        Ülkeden fon çıkışının yaşanması 3.        Fon çıkışı sonucunda Dolar kurunun yükselmesi 4.        Yükselen Dolar kurunun üreticiler açısından maliyetleri artırması 5.        Yükselen maliyetlerin ülke içinde arz enflasyonu etkileyerek enflasyonun yükselmesi Bu 5 madde Türkiye ekonomisi için kötü bir senaryodur. Enflasyon artarsa eğer TCMB’nin faiz indirimlerinin hiçbir anlamı kalmıyor. Çünkü faiz indirimleri sonucunda enflasyon yukarı yönlü hareket etmeye çok meyillidir. Hal böyle olunca da ekonomimiz ve ceplerimiz zarar görüyor. Bildiğiniz üzere TCMB şub